Campus jobbing şubat ve nisan ayları arasında 3 aylık bi proje. Farklı farklı mekanlara gidip, mekanlardaki durumu raporlamanız adına üniversite öğrencilerini seçtikleri bi iş. Haftada üç gün okurum, denenesi, çalışılası..
Bunu da yapmayı düşündüm ben. Sonraları klonlanmış olmam gerektiği gerçeğini farkettim.Şimdilerde herşeye atlayamadığım için hüzünlü ama nedenin NTV oluşundan dolayı bir o kadar mutluyum. Hayat bir yerden alırken diğer yerden vermeyi sürdürüyor..
Bazen sadece öğrenci mi olmalıydım acaba diye düşünüyorum..bi iki dakikalığına...
Bu Cuma günü yine sevgiliye kavuşma günü. Hala sevgiliyle birbirimizden uzak oluşumuza alışamadım. Nedendir bilinmez, halbuki biz en başından beri farklı yerlerdeydik.
Benim yine gidesim geldi..Arada böyle oluyor ve ne zaman bu olsa, ben temel aktivitelerim dışında her şeyden vazgeçiyorum galiba. Uzun zamandır okumuyorum mesela, buraya da bir şeyler yazmadım. Nasıl yaparım bilmiyorum ama artık bloga geri dönmek zamanı, gezmek zamanı, biraz değişiklik zamanı.
η Yılbaşı ağacımızı kurduk..Eskiden böyle bi zevkimiz yoktu ama geçen yılbaşında büyük cine gelen bu büyüüük hediye sonrasında,kocamaaaan bir yılbaşı ağacımız ve onu kurup süslemek için harcadığımız bir buçuk saatimiz var.Görüntüsünün mutlak bi huzuru,yüzde oluşturduğu bir tebessümü ve neşesi var.Bizimki sanırım normal standartlara göre biraz büyük kaçıyor ama bana kalırsa sizde evinize bi tane almalı,onu süsleyip püslemelisiniz.Şöyle bir huzur anında ışıklarını da yaktınız mı tamamdır.
η Burada hangi mekanlarda yapılıyor bilmiyorum ama,Ankara'ya gittiğimde ilk kez içtiğim kavunlu margaritayı siz de mutlaka deneyin.Sanırım frozen margarita olarak da geçiyor.İlk önce tekila?tuz?kavun?diye düşünmedim değil ama, o kadar güzel ki tadı.Ankara'ya gittiğimde,aşkla bi daha mı içsek diye düşünüp durduğumuz bi kokteyl oldu. Aslında tam bi yaz içkisi ama pekala soğuk bi günde de gideri var. Denemediyseniz bulduğunuz bi yerde kesinlikle deneyi derim.Ankara'da bulunan okurum Tribeca ların herhangi bi tanesinde önce güzel yemeklerini mideye indirip yemek sonrasında da bunu içebilir.
η Çok da yakın olmayan bir zaman önce,en sevdiğimle en yapamadığımı yaptık.Bunun için sevgiliyle,teee arkadaş olduğumuz zamanlarda (kimilerine göre ortak) yaptığımız bi listeden bahsetmem gerekir.Sürekli konuşup sürekli bir şeylerden bahsederken,şunu da yapalım derken yapacaklarımızın uzunluğundan kaynaklanan bi listeydi.Çok basit şeyler aslında, örneğin; şarap içmek, Galata Kulesi'ne çıkmak gibi.Listede olan şeyleri yalnızca ikimiz yaptığımızda üzerini çiziyor ve hatıra olsun diye açtığımız facebooksayfasına da fotoğraflarını ekliyoruz.Şu ana kadar ilk aklımıza gelen madde olmasına rağmen bi türlü yapamadığımız "rakı-balık" ı sonunda yapabildik. Bi an bu liste bitse de bunu yapamicağımızı düşünmeye başlamıştık.Tabi listedeki ütopik sayılabilecek maddelerin hakları saklıdır:)
Bunların dışında biraz film izledim biraz da müzik dinledim ama şimdi artık silkelenip, kendime gelmem ve de okuluma gitmem gerekir. Sonra da işime tabii.. Çarşamba gününün sevgi dolu bi gün olmasından dolayı;
Pazar yazıları ve pazar bahaneleri ne yazıkki kendilerini pazar koşuşturmalarına bırakmış olabilir. İşten kalan bütün anlarımda yapacak onca şeyi, tam olarak düzene sokamayışımın zorluğunu yaşıyorum hala. Gece çalışmanın en kötü yanlarından biri uyku düzeninizin değişmesi ve uykunun her şeyin önüne geçmesi olabilir.Özellikle benim gibi uykusunu alamayınca hastalanıveren bi insan olarak, ciddi zaman sorunu yaşıyorum. Aslında tüm bunlar tembelliğe olan özlemimin bi tık artmasından..Yine de pazar yazılarımın başlıca konu ve fotoğraflarını incelemeyi hiç bırakmadım. Örnekse pazar köşelerine hala günün birinde bi-ikisine sahip olmayı dileyerek bakıyorum.
NTV'nin izleyicisi kimi zaman çok cana yakın olabiliyor okurum. Geçen hafta arayıp bir görüşünü bildirmek isterken, konuyu hafif uzatması sonucu Paris'ten İstanbul'a, İstanbul'dan Mersin ve Adana'ya kadar uzanan hikayesiyle birbirimize can olduğumuz bi bayanla yollarımız Paris'te kesişsin diye birbirimize iletişimlerimizi verdik. Hayat bazen böyle süprizli, böyle Paris dolu..
Dün Jazzy Lounge da yine Güvenç günüydü. Kesinlikle bağımlılık yapacağını düşüneceğiniz bir canlı müzik mevcut orada.Bu arada adı Cozy Lounge ken artık Jazzy Lounge olmuş. Yineliyorum, şahane bi canlı müzik dinleyip eğlenebilir, ve hatta şanslıysanız mekanın sahibini de çalıp söylerken görebilirsiniz:)
**Küçük Beyoğlu Foursquare'de mekanı tagleyen herkese birer fındık shot hediye ediyor!!Yeyyy!
Ve o zaman Cuma akşamı sakinlik akşamı olduğunda...
Fazlaca hasta olduğum şu zamanlar, aşka duyduğum özlem, üst üste çalışmam gereken günlerle ve üstüne bir de vize haftamla birleşince, aslında pek de iyi olmayan bi ruh halinde sayılırım. Özellikle böyle hastalandığım için kendime sinir oluyor oluşum işleri kolaylaştırmıyor.Ben böyle bi hal içindeyken tamm da zamanında sevgilinin acil güldürme planı devreye girdi.Bir kargo..kolinin içinden çıkan 6 ayrı paket ve beni çaya,kahveye,şekere,bisküviye,çikolataya,cipse,sakıza,gofretlere,kinder süprizlere akla gelebilecek bütün aburcuburlara boğan 6 ayrı not:)
Bütün bu aburcuburlarla beni anında iki tık iyileştiren, beni olabilecek en güzel şekilde uyandıran sevgili!aşık olmak için yaratıldığını yineliyorum....
Benim artık sınavlarıma da girmem çıkmam, ateşimi düşürmem, ve iyileşmem gerek. Çünkü bu cuma olmasa da haftaya Cuma sevgiliye kavuşma günü.Ve artık 452 yıl yetecek kadar aburcuburum olduğuna göre beni her saniye bir şeyler yerken görmeniz kuvvetle muhtemel:)
**Ve perşembeyi hala sevmiyorum..
Bu arada siz de bu şaheser grubu keşfedin ve cover şarkılarla eğlenin
Bu pazarın bahanesi kesinlikle Blues Festivali. Siz de şehrinize geldi ve gittiyseniz eminim ki çok eğlendiniz.Eğer gitmediyseniz, Efes Pilsen Blues Festivali kesinlikle kaçmayacak organizasyonlardan bir tanesi. Özellikle Mitch Woods ve grubu oldukça eğlenceliydi.Ve tüm seyircilere bi süpriz olarak Lambaya Püf De! şarkısını çalmaları ve hatta söylemeleri bütün salonu daha da coşturdu:)
CeyCey'le birlikte bi pazar akşamı yapılabilecek en güzel şeyi yaptık belki de. Tabi bu benim için toplamda,cuma günü bi adet partiye,cumartesi günü yarım da olsa ufak bi taksim gecesine, pazar günü de konser demekti.Yine de bütün o şarkılara kayıtsız kalmak ve dansetmemek imkansızdı.Kibarca bir barmenin bize cömertçe davranması sonucu daha da güzelleşen bi akşam oldu. Konserin sonlarına doğru sıkılıp çıktık ve Araf'a gittik. Ben daha önce Araf'a hiç gitmemiştim. İçeri girdiğiniz anda kendinizi göbek atan,halay çeken, roman oynayan insanların arasında buluveriyorsunuz kendinizi.Biz çok kalmadık ama eğer kurtlarınızı dökecek bir yer arıyorsanız, Araf balkan müziği ve bizim melodilerin karışımı canlı müziğiyle güzel bi alternatif olabilir.
Bu hafta biraz da ders çalışmak,hafif öğrenci olmak gerek..Hem öğrenci hem çalışan okurum, sen hayatının her döneminde başarılı ve azimli olucaksın inan..Öyle bi tecrübe çünkü bizimkisi.
Herkese merhaba! Aslında hiç olmaması gereken tek günün Perşembe olduğu düşüncesini pekiştiriyorum tekrardan. Hafta ortasını hafta sonuna bağlayan ,gereksiz yere tampon görevi gören ve aslında olmasa hiç birimizin bişe kaybetmiceği bi gün bana kalırsa.Peki bu kadar dışlama yeter...
Bir önceki postumda müzik konusunda çektiğim sıkıntıdan bahsetmiştim. Arada playlistler bulsam da aslında giderilmemiş bi sıkıntıydı.
Taki dün kanalda dertsiz ,tasasız bi online radyo keşfedene,daha doğrusu keşfettirilene, kadar! FM34..Sizi ve kendisini sürekli başa saramayacak kadar geniş playlistlere sahip, ve son derece keyifli ilk mainstream rock radyosu.Manifestoları,ki okunulası, rock üzerine kurulmuş olmalarına rağmen rock ı farklı bir açıdan dinleyicilere sunmaları, farklı bişeyler beklemeniz gerektiğinin sinyallerini veriyor aslında.Fotoğraftan da görüldüğü üzere; canınızı, derin düşünceler, asilik-asabilik, ya da bi kalıba sokulabilecek bişeylerin dışında eğlence çektiren bi radyo:)ve okurum sloganları dahilinde rahatlıkla söyleyebilirim ki; bu radyo, müziğin n' haliyle rock'ın e-halinin birleştiği noktadır.
Radyoyu eğlenceli kılan bir başka olayı da kullanıcı temelli bi radyo olmaya hazırlanıyor olması. Yakın zamanda kendi radyo programlarımızı hazırlayıp sunmaya hazır olmalıymışız.Dj ruhlu okurum! bunu seviceksin..
Dinlemek için ne yapıcağını biliyorsunuz.
Siz bu radyoyu dinlerken, ben de bugün çalışmıyor olmamın tadını çıkarıyor, tadını çıkarıyor ve tadını çıkarıyor olacağım..Ay hayat çok zor!
Çabalıyorum ama belirli bi sayfadan sonra sıkılıyorum. Başlarını atlattıktan sonra güzel olacağı görüşlerini aldığımdan okumaktan da vazgeçemedim. Ama filminin, kitabının okunabilirliğinden çok daha fazla izlenilesi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ya çakallık yapıp kitaptan bir kaç bölüm atlayıp o aralığı hayal gücümle tamamlicam, ya da kitabı kitaplığa koyup , aklıma esen bir zamanda filmine gidicem. Bu olaya neden bu kadar taktığımı da bilmiyorum..
Dinlenecek müzik, akşam kanala gelip çalışmaya başladıktan bir kaç saat sonra önemini daha da arttırıyor. Çünkü kanalda gitgide insanlar azalıyor ve ufak bir uyku sorunu baş gösterebiliyor. İlk başlarda fizy deki vazgeçilmez playlistlerimi keyifle dinliyordum ama daha sonra en sevdiğim şarkılardan baygınlık gelmeye, ve müzik sevgimin bir kısmını yitirmeye başlayınca ben de farklı playlistlerin arayışına girdim.
Uzun saatler o çalsın ben dinliyim tarzı bir şey arıyordum. Bi ara fizy mood u denedim, aslında keyifli ama araya bi kaç ne olduğuna anlam veremediğim şarkılar kaçınca onu da elemiş oldum. Radyoda da ya akış kopuş şarkılar, ya da reklam, ya da iki şarkıya bir aynı şarkılar çaldığından radyo da saatlerce dinleyeceğim bir şey değil..derkeencazkolikvebrandmailin playlistleri imdadıma yetişti. Birisi tabiki caz havası,diğeri de lounge chillout caz karışık bir playlist. Özellikle brandmail inkini ilk dinlediğimde çok keyif aldım ve çalıştığım üç gün o iki playlistle geçti. Tabi yine şarkılar ezberlendi, aralara başka şarkılar girdi.Playlistler için resimlere tık tık.
Cuma günü sevgiliye kavuşma günü olduğundan, bu haftasonumda da sevgiliyle bir ora bir bura gezdik. Ve bir kaç haftasonudur olduğu gibi aslında Pazar bahanelerim temelinde O'nu, görünürde onunla birlikte yaptıklarımızı kapsıyor.Bu haftasonu yaptığımız bütün şeyler rahatlıkla bahanelerim olabilir. Kadıköy şubemde ettiğimiz mükemmel kahvaltı ve edilen sohpetler,yapılan dedikodular, izlediğimiz üç dramatik çizgi film(!), gün içinde durup durup uyuyakalmam, karşıyı hafiften keşfetmeye başlamam gibi..
Dün akşam açlıktan ölmemize bir kala, leziz bir çıtır mantı aşkıyla, uzunca bi yol tepip Cozy Lounge a gittik. Ben sevgiliye mantıyı ballandıra ballandıra anlatıp iştahımızı açarken garson, "mantımız kalmadı" deyince, hüzünlere boğulduk. Bu yüzden eğer ,oraya özel, bişeyler yemeye gidiyorsanız, böyle kötü süprizlere de hafif çapta hazırlıklı olun derim. Her gittiğimde de, mekanla ilgili bir başkayazıdaha yazmak geliyor içimden, gerçekten gidilesi..
Bu hafta nedendir bilinmez, bana daha zor daha çekilmez.Ve pazarın şarkısı;
η Yukarıda bahsettiğim gibi Eskişehir yakınca bir yer olduğu için aklımıza ilk gelen yerlerden bir tanesi oldu. Tabi bi de öğrenci şehri olarak geçiyor olması var. Zaten iki günlük sürecek minik gezimizde saat 8 dedin mi otelde kapalı kalmak istemedik..Bu yüzden gençlerin bol olduğu bi yere gitmekte hiç bir sakınca yok.Zira cafeler, barlar, yemek yenilen onca yer de şehirle birlikte hareket ediyomuş.
η Ben daha önce Mersin-Adana, Ankara ve İstanbul dışında bi yer görmediğim için daha da çok heycanlandım.Görmediğim yerler okurum, yani görmediğin yer görmediğin yerdir..Bi yerlerden başlamak gerek, gidebildikçe ufak ufak gezip görmek gerek diye düşünüyorum.Ve bunun için Eskişehir gayet mütevazi bi başlangıç olabilir.
η İnternetten Eskişehir'de napılır, nerelere gidilir araştırması yaparken, Porsuk Nehri ni görünce ben bunu görmek için de mutlaka gitmeliyiz dedim:) Küçük bi şehir ve güzel yerlere çok kolay ulaşabiliyor olabilme imkanı da cezbetmiyor değil.
η Araştırıp gördüğümüz üzere kesinlikle Odunpazarı nı görmek için. Tarihi evlere bakıp fotoğraflar çekip bi güzel gezmek için, gidilesi görülesi.
Şimdilik bunlar için Eskişehir'e gitmeye karar verdik biz:) İşallah gidip geldikten sonra da kendi çektiğim fotoğrafları paylaşıp gezdik mi gördük mü hepsini "Eskişehir" notları olarak yazıcam.Böylece blogun ilk gezi yazısı da oluşmuş olucak.
Her yeri göresim,gezesim var..Nerde yeni bişe var ben orda oliyim istiyorum.Hep aklım ona gidiyo..Chillout havasından Cihangir modumdan beni uzak tutarlarsa eksilirim.Tarzını sevmediğim insanlara amacın ne deyiveriyorum.
bence ben işletmemi açıp işletirim, ya da yönetirim, ya da televizyona girer sunarım olmadı sundururum..yaparım!.