.

gezinti mekan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezinti mekan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

geziyorum, görüyorum, büyüyorum!

Kabul.. Bu blogda biraz boşvermişlik, biraz merak havaları esiyor bi zamandır. Yazacak bir şey olmadığından, benim gezip görüp okumadığımdan değil aslında. Bazen yazmadan bi zaman olayları öylesine yaşamak ya da olmayanları geçiştirmek istemiş olabilirim. Ama yine de bu arada; 

 η Doğum günümü kutladım.Bir doğum günümün daha, iki gün iki gece kutlanarak hakkı verildi, pastalar yendi, şaraplar,shotlar,aile,arkadaş,arada unutulmuş parçalar(!),birbirinden güzel hediyeler..Bi günde bi yaş daha büyüdüm gibi oluverdi. Şöyle bi oturup düşündüm hala hiç bir şey yapmamışım gibi.Hala zilyon tane yapılacak şey,milyon tane gezilecek yer, içimde hali hazırda biraz bile körüklenmemiş o gidip görme isteği ve bu sefer bir de aşk var:) O zaman yine oturup düşününce pekala şöyle bir sonuç elde edebiliyoruz; 21 sen ne güzel bir yaşsın öyle!

 η Yılbaşı ağacımızı kurduk..Eskiden böyle bi zevkimiz yoktu ama geçen yılbaşında büyük cine gelen bu büyüüük hediye sonrasında,kocamaaaan bir yılbaşı ağacımız ve onu kurup süslemek için harcadığımız bir buçuk saatimiz var.Görüntüsünün mutlak bi huzuru,yüzde oluşturduğu bir tebessümü ve neşesi var.Bizimki sanırım normal standartlara göre biraz büyük kaçıyor ama bana kalırsa sizde evinize bi tane almalı,onu süsleyip püslemelisiniz.Şöyle bir huzur anında ışıklarını da yaktınız mı tamamdır. 









 η Burada hangi mekanlarda yapılıyor bilmiyorum ama,Ankara'ya gittiğimde ilk kez içtiğim kavunlu margaritayı siz de mutlaka deneyin.Sanırım frozen margarita olarak da geçiyor.İlk önce tekila?tuz?kavun?diye düşünmedim değil ama, o kadar güzel ki tadı.Ankara'ya gittiğimde,aşkla bi daha mı içsek diye düşünüp durduğumuz bi kokteyl oldu. Aslında tam bi yaz içkisi ama pekala soğuk bi günde de gideri var. Denemediyseniz bulduğunuz bi yerde kesinlikle deneyi derim.Ankara'da bulunan okurum Tribeca ların herhangi bi tanesinde önce güzel yemeklerini mideye indirip yemek sonrasında da bunu içebilir.

          η Çok da yakın olmayan bir zaman önce,en sevdiğimle en yapamadığımı yaptık.Bunun için sevgiliyle,teee arkadaş olduğumuz zamanlarda
(kimilerine göre ortak)
yaptığımız bi listeden bahsetmem gerekir.Sürekli konuşup sürekli bir şeylerden bahsederken,şunu da yapalım derken yapacaklarımızın uzunluğundan kaynaklanan bi listeydi.Çok basit şeyler aslında, örneğin; şarap içmek, Galata Kulesi'ne çıkmak gibi.Listede olan şeyleri yalnızca ikimiz yaptığımızda üzerini çiziyor ve hatıra olsun diye açtığımız facebook sayfasına da fotoğraflarını ekliyoruz.Şu ana kadar ilk aklımıza gelen madde olmasına rağmen bi türlü yapamadığımız "rakı-balık" ı sonunda yapabildik. Bi an bu liste bitse de bunu yapamicağımızı düşünmeye başlamıştık.Tabi listedeki ütopik sayılabilecek maddelerin hakları saklıdır:)

Bunların dışında biraz film izledim biraz da müzik dinledim ama şimdi artık silkelenip, kendime gelmem ve de okuluma gitmem gerekir. Sonra da işime tabii.. Çarşamba gününün sevgi dolu bi gün olmasından dolayı;



öptüm'n
Read more
Hayatımın enn uzun,ve aslında en çabuk geçen iki haftasının sonunda geçtiğimiz Cuma yine sevgiliye kavuşma günüydü.Ben bütün bu iki hafta çalışmak iyileşmek ve sınavlarıma çalışıp,onlara yetişmek zorundaydım.Tabi bu arada bi kahve içmek için işten çıktığım bir akşam metro merdivenlerinden en bezgin halimle çıkıp yürürken çaat diye karşımda O'nu görüşüm hayat enerjimin yerine gelmesini sağladı:)Ben de o gazla haftayı bitirip,gelmesini beklemeyip isyanların büyüğünü çıkarmadan Ankara'ya kaçtım..

Aşkla bütüün bir haftasonunu yapılacak maksimum şeyi yapıp Ankara turu atarak geçirdik. Ankara geçen seneye kadar benim için ODTU'den ibaretken şimdi içine biraz Tunalı biraz Park Caddesi, Eymir ve Bahçeli eklendi. Ankara'yla ilgili küçük gezi notlarını sonra gezinti-mekan katagorisiyle yazıcam ama şimdi blogla biraz hasret giderme vakti!

Pazar yazıları ve pazar bahaneleri ne yazıkki kendilerini pazar koşuşturmalarına bırakmış olabilir. İşten kalan bütün anlarımda yapacak onca şeyi, tam olarak düzene sokamayışımın zorluğunu yaşıyorum hala. Gece çalışmanın en kötü yanlarından biri uyku düzeninizin değişmesi ve uykunun her şeyin önüne geçmesi olabilir.Özellikle benim gibi uykusunu alamayınca hastalanıveren bi insan olarak, ciddi zaman sorunu yaşıyorum. Aslında tüm bunlar tembelliğe olan özlemimin bi tık artmasından..Yine de pazar yazılarımın başlıca konu ve fotoğraflarını incelemeyi hiç bırakmadım. Örnekse pazar köşelerine hala günün birinde bi-ikisine sahip olmayı dileyerek bakıyorum.

NTV'nin izleyicisi kimi zaman çok cana yakın olabiliyor okurum. Geçen hafta arayıp bir görüşünü bildirmek isterken, konuyu hafif uzatması sonucu Paris'ten İstanbul'a, İstanbul'dan Mersin ve Adana'ya kadar uzanan hikayesiyle birbirimize can olduğumuz bi bayanla yollarımız Paris'te kesişsin diye birbirimize iletişimlerimizi verdik. Hayat bazen böyle süprizli, böyle Paris dolu..

Dün Jazzy Lounge da yine Güvenç günüydü. Kesinlikle bağımlılık yapacağını düşüneceğiniz bir canlı müzik mevcut orada.Bu arada adı Cozy Lounge ken artık Jazzy Lounge olmuş. Yineliyorum, şahane bi canlı müzik dinleyip eğlenebilir, ve hatta şanslıysanız mekanın sahibini de çalıp söylerken görebilirsiniz:)

**Küçük Beyoğlu Foursquare'de mekanı tagleyen herkese birer fındık shot hediye ediyor!!Yeyyy!


Ve o zaman Cuma akşamı sakinlik akşamı olduğunda...
Read more

pazar bahaneleri#3

Herkese merhaba!Aslında nasıl geçeceğini bile anlamayacağım bi haftaya giriyorum, ve aşk'la yine gün sayıyoruz. Çünkü bilen bilir, Cuma günü sevgiliye kavuşma günü:) Bi iki gün atabilecek olsa da, kavuşulacak güne saymak keyifli, bi o kadar zor ve bir o kadar heyecanlı. Bütün sinir stres, zorluk ve bıkkınlığı unutturacak cinsten bi geri sayım, durup dururken güldürecek kadar huzurlu, güzeel, güzeell, güzeeell...

Bu hafta full ün de full ü bi çalışma tempom var.Yönetici,müdür vs.. nin, bir çalışanının yükünü alıp diğerine vermesi nerden baksanız adaletin köşeden dönmesi, yerini bulayazmasından başka birşey değil. Benim bütün hafta çalışmam bir diğerinin adaleti..Biraz tezat,biraz olmaz şeyler de var hayatta.

Bu pazarın bahanesi kesinlikle Blues Festivali. Siz de şehrinize geldi ve gittiyseniz eminim ki çok eğlendiniz.Eğer gitmediyseniz, Efes Pilsen Blues Festivali kesinlikle kaçmayacak organizasyonlardan bir tanesi.
Özellikle Mitch Woods ve grubu oldukça eğlenceliydi.Ve tüm seyircilere bi süpriz olarak Lambaya Püf De! şarkısını çalmaları ve hatta söylemeleri bütün salonu daha da coşturdu:)

CeyCey'le birlikte bi pazar akşamı yapılabilecek en güzel şeyi yaptık belki de. Tabi bu benim için toplamda,cuma günü bi adet partiye,cumartesi günü yarım da olsa ufak bi taksim gecesine, pazar günü de konser demekti.Yine de bütün o şarkılara kayıtsız kalmak ve dansetmemek imkansızdı.Kibarca bir barmenin bize cömertçe davranması sonucu daha da güzelleşen bi akşam oldu. Konserin sonlarına doğru sıkılıp çıktık ve Araf'a gittik. Ben daha önce Araf'a hiç gitmemiştim. İçeri girdiğiniz anda kendinizi göbek atan,halay çeken, roman oynayan insanların arasında buluveriyorsunuz kendinizi.Biz çok kalmadık ama eğer kurtlarınızı dökecek bir yer arıyorsanız, Araf balkan müziği ve bizim melodilerin karışımı canlı müziğiyle güzel bi alternatif olabilir.




Bu hafta biraz da ders çalışmak,hafif öğrenci olmak gerek..Hem öğrenci hem çalışan okurum, sen hayatının her döneminde başarılı ve azimli olucaksın inan..Öyle bi tecrübe çünkü bizimkisi.


http://fizy.com/#s/1m6r2k


Öptüm'n
Read more

işten eve, evden işe müzik'n

Merhaba sevdicek okurum!Tabiki bu Pazar da hava çok güzel ve tabiiki ben çalışıyorum!Ne sanmıştınız..

Bir yerlere artık rutin olarak gidip, rutin ulaşım araçlarını kullandığım için, zaman geçtikçe küçük hesapların adamı olduğumu itiraf edebilirim. Metronun kapısı tam olarak nerede açılır, kaç dakika geç kalabilir, metrobüs felaket anlarında ve sakinlikte tam olarak kaç dakikada Mecidiyeköy'de olur, hangi yol, hangi gişe, hangi jeton makinesi..Bunların hepsine vericek birer cevabım var.Bütün bunların yanında, yol boyunca okuduğum kitabın üç beş sayfasını aradan çıkarmam ve arka fondaki müziğin önemi var.

Yolda okunacak kitabın tam olarak hanigisi olduğunu bulamamakla birlikte şu sıralar okudğum Ye,Dua Et,Sev; yol dışında, ayrıca zamanımı ayırıp okuyacağım bi kitap olamadı. Bu yüzden çantamın bi uzvu olarak  benimle birlikte oradan oraya gidiyor, bazen akşamları okumak için azmettiğimden benimle birlikte uyuyor. 


Çabalıyorum ama belirli bi sayfadan sonra sıkılıyorum. Başlarını atlattıktan sonra güzel olacağı görüşlerini aldığımdan okumaktan da vazgeçemedim. Ama filminin, kitabının okunabilirliğinden çok daha fazla izlenilesi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ya çakallık yapıp kitaptan bir kaç bölüm atlayıp o aralığı hayal gücümle tamamlicam, ya da kitabı kitaplığa koyup , aklıma esen bir zamanda filmine gidicem. Bu olaya neden bu kadar taktığımı da bilmiyorum..

Dinlenecek müzik, akşam kanala gelip çalışmaya başladıktan bir kaç saat sonra önemini daha da arttırıyor. Çünkü kanalda gitgide insanlar azalıyor ve ufak bir uyku sorunu baş gösterebiliyor. İlk başlarda fizy deki vazgeçilmez playlistlerimi keyifle dinliyordum ama daha sonra en sevdiğim şarkılardan baygınlık gelmeye, ve müzik sevgimin bir kısmını yitirmeye başlayınca ben de farklı playlistlerin arayışına girdim.

Uzun saatler o çalsın ben dinliyim tarzı bir şey arıyordum. Bi ara fizy mood u denedim, aslında keyifli ama araya bi kaç ne olduğuna anlam veremediğim şarkılar kaçınca onu da elemiş oldum. Radyoda da ya akış kopuş şarkılar, ya da reklam, ya da iki şarkıya bir aynı şarkılar çaldığından radyo da saatlerce dinleyeceğim bir şey değil..derkeen cazkolik ve brandmail in playlistleri imdadıma yetişti. Birisi tabiki caz havası,diğeri de lounge chillout caz karışık bir playlist. Özellikle brandmail inkini ilk dinlediğimde çok keyif aldım ve çalıştığım üç gün o iki playlistle geçti. Tabi yine şarkılar ezberlendi, aralara başka şarkılar girdi.Playlistler için resimlere tık tık.

Cuma günü sevgiliye kavuşma günü olduğundan, bu haftasonumda da sevgiliyle bir ora bir bura gezdik. Ve bir kaç haftasonudur olduğu gibi aslında Pazar bahanelerim temelinde O'nu, görünürde onunla birlikte yaptıklarımızı kapsıyor.Bu haftasonu yaptığımız bütün şeyler rahatlıkla bahanelerim olabilir. Kadıköy şubemde ettiğimiz mükemmel kahvaltı ve edilen sohpetler,yapılan dedikodular, izlediğimiz üç dramatik çizgi film(!), gün içinde durup durup uyuyakalmam, karşıyı hafiften keşfetmeye başlamam gibi..

Dün akşam açlıktan ölmemize bir kala, leziz bir çıtır mantı aşkıyla, uzunca bi yol tepip Cozy Lounge a gittik. Ben sevgiliye mantıyı ballandıra ballandıra anlatıp iştahımızı açarken garson, "mantımız kalmadı" deyince, hüzünlere boğulduk. Bu yüzden eğer ,oraya özel, bişeyler yemeye gidiyorsanız,  böyle kötü süprizlere de hafif çapta hazırlıklı olun derim. Her gittiğimde de, mekanla ilgili bir başka yazı daha yazmak geliyor içimden, gerçekten gidilesi.. 

Bu hafta nedendir bilinmez, bana daha zor daha çekilmez.Ve pazarın şarkısı;


http://fizy.com/#s/1l58b0

Öptüm'n 
Read more

Sevgiliyle bir gün, 6 saattir

Sıcak çikolatayla aramdaki gizli saklı ilişki, işe başladıktan sonra gizli saklı olmaktan çıkıp bir adım daha öteye geçmiş olabilir. Zira onu yapan sıcak çikolata makinesine bağlılığımı bu gece itibariyle, iş sonunda bana yaptığı şaheser sıcak çikolatayla ilan etmiş bulundum. Geç saatlerin en sakinleştiricisi..Ve bir de norah jones un sesi..


Çalışmaya başlamam ve hayatımda bunca sıkı düzene alışık olmayışım sonrası ruhen ve bedenen biraz fazla yoruluyorum şu sıralar. Çalışan okurum kimi zaman 24 saatin yetmediğini gayet iyi bilir. Önceden yaşananlar dahilinde, çalışılan bu anların arasında eğer sevgili de varsa her 4 saatin 1 saate tekabül ettiği tecrübe edilmiş ve "sevgiliyle bir gün, aslında 6 saattir." sonucuna varılmıştır.Bir de uzaktaysa her bir saatin, üç buçuk saat ve fazlasına denk düştüğü anlar var ki, onlardan şu saat itibariyle bahsetmenin bana iyi gelmeyeceği kanaatindeyim. 


Benim işim acısıyla tatlısıyla bi iş. "İzleyici tepkisi" raporluyorum.İnsanların nelere tepki verdiklerini ya da neler düşündüklerini okudukça kimi zaman şaşırıyorum okurum enteresansınız yani izleyici olarak! Bazı konuların çok keskin çizgilerle ayrılmış olması gerçekten çok ilginç olabiliyor.Ve izleyicinin kesinlikle 3 konuya dair on-off düğmesi var.. Din,ırk,özgürlük.. İçlerini gündeme göre doldurabilirsiniz.Televizyonda alt yazı olarak bu kelimelerden birinin geçiyor olması yeticek nerdeyse..Daimi arayanlar var mesela ki birisi tarafından geçen gün çok gafil avlanıp 40 dakika boyunca deneme aramasında olduğumu zannettim. Burdan ona seslenmek isterim ki; "adam senin cidden hiç işin yok.." İş hafta içleri çokça yoğun hafta sonları farklı softlukları olan bi iş. Mesela geçtiğimiz cumartesim böyle başladı, sonrasında da işte aynı..




**Dün itibariyle istatistik dersime girdim, çok şahsına münasır..


Geçtiğimiz haftaki pazar bahanem, bir hafta sonunda açan güneşti. Ve bir de kardeşlerimi yine bir hafta boyunca göremeyişim. Birlikte kahvaltı ettik, lezzetli bi waffle yedik ve hasret giderdik. Malum sonbahar geldi.Tadını çıkarmalık an'lar zamanı.


ve bu kesinlikle iyi bi köşe,



Waffle demişken, alışveriş merkezlerinden benim gibi haz etmiyorsanız eğer yine de Bakırköy'deki Capacity Waffle House kötünün iyisi bi alternatif. Terası olması mekanı katlanılabilir ve çikolata krizinizi lezzetli bi yoldan bastırabilir kılıyor o ayrı. O civarlardaysanız, biraz takılmak için minik bi alternatif.Tabi kötü servisi de eklemeliyim..(yazar burda iyi bişe mi söyledi, kötü bişe mi söyledi pek de anlaşılsın istemiyor.)


Siz gezerken tozarken,ben çalışırken sonbahar geldi, anlamsız soğuklarını yaptı bile.Herşeye rağmen ayaklı etkinlik takvimi olmanın ve haberleri size yetiştirivermenin zamanıdır..





öptüm'n
Read more

pazar bahaneleri#2

Ps: yazar postu yazarken heyecandan bir iki şey unutmaya fazlaca meyilli..Heyecan!!


Herkese iyi pazarlar!Bu pazar, normalin dışında bir erkenlikte uyandığım için bahanesi yerine  kendisini yazmaya karar vermiştim aslında. Sonsuz görev bilinciyle işime gittiğim o sıralarda pazar rituelimi gercekleştirmenin yollarını arıyordum. Bir karışık meyve suyumun, bir pratik omletimin bir de her an bir şeyler indirmekte olan bilgisayarımda how i. Met your mother izleyebileceğim, aynı zamanda beni işte kılacak bir yol biliyorsanız hiç gecikmeden söyleyin.Ve pazar köşesi;


şöyle bir baktığımızda görüyoruz ki bu köşem iki kişilik.ah sevgili.. :)

**Geçtiğimiz hafta çarşamba günü yine cozy lounge a gittik. Gerçekten aile ortamını bu kadar iyi sağlayabilen ve size on numara memnuniyet garantisi veren öyle çok yer yok. Blogumda daha önce orayla ilgili bi yazı yazmıştım onlar da hemen kendi sayfalarında bunu yayınlamışlar, mutlu oluverdim ben de.:) Siz de yolunuzu oraya düşürdüğünüzde mutlaka kızarmış mantıyı denemelisiniz. Yemek ilk çatalda doyurmalık halinden çıkıp zevk haline kızarmış mantıyla geliyor!Artık çarşamba günleri de çok güzel canlı müzik yapmaya başlamışlar.Her türlü eğlenin, sevin, şarkıları hep bir ağızdan söyleyin, yapın!..Bu arada çıkışta blogunu sürekli takip ettiğim Sezen le karşılaşıp iki sohpetin belini kırıverdik:)


Okulum zaman zaman, ki sıklıkla her final dönemine denk düşer, beni kendisini bırakmaya, ve bana sıkıntı vermeye devam ediyo. Geçtiğimiz hafta okul hayatım boyunca en çok okulda zaman geçirdiğim haftaydı. Geriye ufak bi dans gösterisi, yazık ki iptal edilen tiyatro oyunu ve benim bu kadar iç sıkıntımdan dolayı cancanla birlikte güle oynaya pozlar vererek  çekildiğimiz şebek-komik fotoğraflar kaldı. Ona da burdan kucak dolusu "ceycey"..




Ve pazarın bahanesi, bugünün belirleyicisi niteliğinde. Gün sonunda heycandan ölmeyip güzel bi sonuç alırsam bu blog şenlik havasına girer, havai fişekler patlar, meşaleler yanar..


Günün şarkısı,

Read more

I ♥ Istanbul!

Herkese merhaba!! Dün FIBA 2010 final heyecanından açıkçası pazar postumu yayınlayamadım ve "pazar bahanelerim" artıyor farkındayım. Hatta bundan içten içe zevk alıyor bile olabilirim, çünkü geçirdiğim pazarların neşesi ve heyecanı artıyor kimi zaman.Tabi kimi istisnaları kendi içimde saklamayı uygun görüyorum:) Yine de pazar yazılarının benim için farklı bi yeri var, tabi "pazar bahaneleri" olmaya yüz tutmuş bi yönü de!


Direncanım en sonunda geldi, benim hasta olmam iğne ve ilaçlarıma rağmen bu olayın yanında çokça arka planda kaldı. Zira her geldiğinde benim hasta oluşum seneryosunu artık değiştirmenin zamanı geldi. Birlikte tam tamına ilk tanıştığımız yıl birbirimize verdiğimiz bi sözü yerine getirmek için burda. 




Tam tamına 5 yıl sonra 8 kişi arasında verilen bu sözü üç kişi olarak tutmuş olsak da kayda değer bir azim, ve unutulamaz bir deneyim. Doslarım..çokları 5 yıl sonra FIBA 2010 un türkiye de yapılacağını bilmezken, biz bir şekilde Kıbrıs yıllarımızda bundan haberdar olmuş ve kararımızı vermiştik.


kusura bakmayın ama ordaki NY ben oluyorum esasen,


Geçtiğimiz cumartesi tam ramazan sonrası tatiline denk gelince taksimin yoğunluğunu hayal edebilirsiniz. Her mekan, her ara sokak, her delik insanla doluydu. Ben daha ziyade gündüz sakinliğinde bi istiklal hayal ediyorum çoğu zaman. Yine de naz da yeni geldiği için birlikte tünelin yolunu tuttuk ve yakın zamanda mutlaka blogumda yer ayıracağım "Nayah" ın mekanlarının ve o akşamki konser organizasyonlarının reklamını yapmak amacıyla verdikleri sokak konserine denk geldik. Gayet güzel,kocaman bir orkestra, gülen,esprili,neşeli tipte bir sürü adam bir araya gelmiş, tünel de festival havasındaydılar. Sokak sanatçılarının şu sıralar kendilerini aştıklarını da düşünürsek, sonbahar gelirken istanbul gittikçe canlanıyor, sokak gittikçe daha çok hayat buluyor. İşte size o mini konserden ve hoşuma giden bi gruptan küçük birer parça..




Pazarın şarkısı, jazz dan blues dan, chillout tan lounge dan uzak..


http://fizy.com/#s/1mhsha


Ve fiba postu için tık tık.


**hafta ortasında benim neşem gelmiş olucak:)
öptüm'n
Read more

cihangir mode on

Herkese merhaba!!Perşembe günleri her yerin en sakin olduğu günlerden bi tanesi olabilir. Pazartesi ve salı iş-güç, okul derken iki sıkıcı gün olarak geçse de çarşamba günü dayanamayıp hafta içinin eğlence günü ilan edilir genelde.Sonrasında da Cuma yı beklemek için perşembe atlanır.O yüzden çoğu yerde ekşınlar çarşamba cuma ve cumartesi günleri. Ama bu anlayışın inadına, çok keyifli,gümbür gümbür müziğin olmadığı ve harika bir canlı müzik dinleyebileceğiniz bi yer var. Cozy Lounge..




Cozy Lounge Cihangir de eski Baykuş un yerini almış.Garsonlar inanılmaz güler yüzlü ve kibarlar, kokteyller şahane (özellikle taze elma suyundan yapılan apple martini' yi denemelisiniz), müzik çok rahat, hafifçe dans edilesi ve sohpet ederken arkadan gelen soft müziğin keyfi kesinlikle çıkarılası.Zira biz bi ara dayanamayıp canlı canlı çalan Astor Piazzolla şarkısında kendimizi tutamadık.Tam bi cihangir cafesi, insanlar neşeli, insanlar bişeyler konuşuyor..



Hali hazırda bir profosyonel fotoğraf makinesi hayalimi saklı tutuyorum. Bir makinem olsa, ben onunla konulu, kompozisyonlu fotoğraflar çeksem, koşan çocuk, uçan martı, yaşlı dede yakalasam çok mu fena yani..


** Havalar hemen soğusun,bir acıma, bir alıştırma süresi bunlar düşünülmemiş, empati yapılmamış konular bunlar..


Ben yavaş yavaş FIBA 2010 için daha da heyecanlanırken, direncanımı beklerken ve de çeviri işime devam ederken bu da hafta başı şarkısı olsun;


http://fizy.com/#s/1lx1ci


Herkese iyi haftalar,
öptüm'n
Read more

Blogum başı boş, ben hoş, o hoş!

Herkese merhaba!Tam tamına geçen hafta bugün zaman mefumumu, uyku kavramımı ve biyolojik dengemi kaybetmeye başladım ben. Bütün bi hafta boyunca bi iki gün kaçamakla, beni zorlayan bi çeviri ve bi de aslında hiç bi iş yapmamama rağmen beni İFW ye sokan, bütün ağustos ayı dergilerini hatmettiğim bi işim vardı.Ve bi iki günlük kaçış zamanlarımda da çok eğlence, bol juju, bol gülüşmece ve bi kaç marmara vardı.


İstanbul Fashion Week den çıkartılacak en gerçekçi sonuç; erkeklerin kendine yakışanı bulmakta daha başarılı olduğu, ve benim bir elbiseye ruhumu bırakıp eve geri döndüğümdür.




5. Akbank Sanat Kısa Film Festivali başladığı ilk gün tesadüfi bi şekilde ben de oraya kitap okumaya gitmiştim.İstanbul'un o dayanılmaz sıcaklarında birini beklerken sessiz sakin ve buzz gibi kitap okumak istiyorsanız en iyi seçeneklerden bi tanesidir. Ben de kısa film geçmişimin olmadığına kanaat getirip birazcık o yönde bişeyler yapmaya karar verdim. O tesadüfle, festivalin ikinci bölümünün ikinci kısmındaki filmleri izledim. Kısa film enteresan bişey okurum. Filmde olayı verir içini sen doldurursun falan, daha zevkli kimi zaman, daha tatmin edici..




Gittiğimde 3 film izledim ve favorim kesinlikle "Sapak" tı. Zira iki film arasında 14 dakika boyunca diyalogsuz devam eden daha düşündürücü olduğunu düşünerek çekilmiş, fakat overdose dan insanları uyutan filmde itiraf ediyorum ben de uyudum..Sapak daha önce de çeşitli festivallerde gösterilmiş bi kısa film izlenesi ve düşünülesi..


**Bu blog gerçekten jazz havasıyla dolmaya başlayabilir..


Galata Kulesi ne çıkmanın ne kadar kolay ve manzarasının ne kadar şahane olduğunu bilmiyorsanız, mutlaka gitmelisiniz. Giderken taze meyve suyu satan bi yerin yanında minnacık cafemsi yere benim gibi merakla bakıp girmemezlik yapmayın, gidin bakalım nasıl bi yermiş. 




Bu hafta uyumaya zamanım kalmayana kadar tüm iş çıkışlarımda dışarıya çıkıp, cuma akşamı pes edişimi saymazsak, orda burda gezdiğim için bi iki yeni yer keşfettim.


**Bi tanesi gittikçe popülerleşen tünel adidas ın ara sokağındaki Toscana. Aslında asıl çekici kısmı içerisinin dekoru.Kalabalık olmayan ama canlı bi  yer isterseniz, tam karşısındaki mekandan gelen bilindik chillout şarkılarıyla güzel bi yemek yiyebilirsiniz. Zira nedenini anlamadığım bi şekilde sokakta her mekanın müşterisi bol bolken oranın müşterisi iki üç masayı geçmiyor.Ve kendilerine özel şarabını deneyebilirsiniz, yemek öncesi gayet içilesi bi aperatif.




Tabi ben bunların hiç birini tek başıma yapmadım. Bir liste ve o listenin ortağı olanla hop ora hop bura gezdik durduk:)


Ve uzun bi aradan sonra bi pazar albümü.Dün Asmalı da otururken arka masada, adamın o kadar güzel parçaların dinliyolardı ki, ben de dayanamayıpkimi dinliyosunuz acaba diye sordum..Hemen bi kağıda adamın is ve mini albümlerini yazıp elime tutuşturuverdiler. Erik Truffaz- Mask için resme tıktık.




Benim gibi biri özellikle pazar gününe 8 saat başlarsa o hafif çapta huzursuzluk yaratabilir. Ama bu sefer ben de huzursuzluktan eser yok!Aksine bu tempo bende alışkanlık yapsa ki  bence hafif çapta yaptı, içinde o iki günlük kaçamak ve iş çıkışları varsa hiç karşı çıkmam her haftam öyle geçebilir:)


herkese iyi pazarlar


öptüm'n
Read more

Paris! Marmaris! İstanbul!

Herkese merhaba!! Uzun zaman oldu yine farkındayım ama blogumdan ziyade sanırım birazcık kendim için olan ilhamı kaybettim. Yazın bana göre yapılıcak en iyi şeyi yapamadığım için sıkıntıdan bi süre içime çekilmiş olabilirim. Bi de bazı zamanlar gelen İstanbul sarhoşluğu emin olun bi süre yakanızı  bırakmıyor. Tabi yaşayan bilir ya da beni iyi tanıyanlar öğrenir : )

Eğlence hiçbir şekilde ekstrem durumlara aldırmıyor, ramazan dinlemiyor, sıcağı  hiç dinlemiyor! Zira hepimiz  saat 12de hissedilen sıcaklık 43 derece olduğunda,  sıcaaaakkkk diye kaçışmak yerine oturup terlemeye bi şekilde tavız!

Geçtiğimiz Cumartesi tamamiyle Asmalımescit merkezli bi program yapmış olsak da niyeyse kendimizi yine Küçük Beyoğlu nda bulduk.Orayı seviyorum, kokteylleri hem güzel hem de ucuz. Pek bi değişime uğramasa da playlist i de gayet iyi ve Cumartesileri kesinlikle kendini aşmaya başlamış!!Cumartesi günleri dışarıya kurulan dj setiyle ve normalde çalmayan şarkıları çalarak insanları koparan dj iyle daha bir eğlenceli daha bir vakit geçirilesi olmuş. 

Biz tam bu şarkılar da nesi diye düşünürken çalışanlardan bir tanesinin beni kolumdan tutup bir fotoğraf makinesinin önüne getirmesi ve gözüme bi maske takmasıyla fotoğrafların çekilmesi bir oldu!!Saat ilerledikçe fotoğrafların şekli değişti daha şebek daha komik fotoğraflar ortaya çıktı. Gayet eğlenceli gelecek Cumartesi ni orada geçirmeniz için güzel bi neden bana kalırsa..


**Marmaris lütfen bizimle olur musun?Lütfen tatil yerimiz olur musun? rica edicem artık...

..ve bir Paris hikayeciği günün şarkısıyla birlikte.. http://fizy.com/#s/1eqhbo


Bundan 15 sene önce eski Paris in daha eski ,haliyle daha orijinal olduğu  zamanlarda, Eiffel Kulesi ni satın almaya karar vermiş birilerinden bahsetmek gerek.Kule büyük, kule ışıklı, kule ihtişamlı. En güzel manzaralardan bi tanesi, büyüleyici, Paris’ e özel.. Ve bu düşüncenin tam 15 yıl sonrasına, benim Eiffel kulesi  manzaralı olmicak evlilik fotoğrafımın da tam üzerine ,yılbaşında,tabii ki evlenmemek üzere, biraz daha açılmak için Paris e gitme hayalimi ortaya çıkarmak gerek. Biraz heyecan, biraz daha hayal kurma sonrasında her şeyin sönüp gitmesi sonucunu da ekliyelim. 
                                                                 *    *    *
Her şey çok güzel olabilirdi aslında, zira biraz  Paris’in  kimseye zararı olmazdı ama tam bir hüsranla bunun olmicağını kabullendim..Tam acaba ne zaman Paris benim hayatımda yer alıcak diye düşünürken, ve tam 15 sene Eiffel e sahip olana bunu anlatırken bana dedi ki; "Artık Eiffel senindir." ..
                                                     *    *    *
Artık benim Paris le 15 yıllık bi geçmişim ve Eiffel kulem var.Gerçekten gidip,görene kadar ve sevdiklerime mutlu olsunlar diye minik minik eiffel ler alana kadar, tabiki bu 15 seneyi hiç bir yere bırakmadan 16. seneme girene kadar Eiffel benimdir.. Çok mersii:)

                                                           ~ F I N ~

öptüm'n

Read more

taşındık!

Arada yazılarımın içinde geçer "Kadıköy Şubem" diye. Kesinlikle terapi yerimdir benim, rahatlama, sadece sohpet muhabbetle eğlenme, yemekler yapma yerimdir. Kadıköy şubem diyorum çünkü ilk okuldan beri arkadaş olduğumuz için kendisiyle, iki ayrı şube kıvamında olabiliriz.Bulunduğumuz yer ayrı olabilir, farklı kişiler olabilir, ama içerik aynıdır, felsefe o, bu.. :)

 Şimdi arkadaşım olayını büyütmeye karar verdi ve bu yüzden başlığım "taşındık". Evin yerleştirilmesine ufak dokunuşlarda bulunduktan sonra, daha tam yerleştirmeden dekoratif şeyler düşünüp ne alsak diye sormaya başladık birbirimize. Ben de o nedenle internette gezip dolaşıp O'nun için bi kaç şey bakınıyordum ve wall stickerları gördüm. Daha önce wall stickerlar ilk çıktığında şöyle bi bakmış ve bayılmıştım. Şimdikilerse çok çok daha güzeller!!



Bu wall stickerlardan bence her birimiz birer ikişer edinmeliyiz!Ve tabiki dekorasyon deyince es geçemeyeceğimiz yegan yer IKEA. Ve ikea nın hesaplı ucuz dekoratif aynaları,abajurları ve niceleri!


p.s Geçen postlarımdan birinde bahsettiğim bir mekan vardı "Hardal". Tabiki hala gidip terasında vakit geçirmeniz taraftarıyım ama mojitolarından içmeden..Bize mi denk geldi hep mi öyle bilmiyorum ama bir masadaki bütün mojitolar içilemeyip gönderiliyorsa gerçekten yapılması gereken bişeler var gibime gelmişti benim.Zira sonrasında gelip sizin için mojitomuzu nasıl daha iyi yapabiliriz diye sordular. Biz de neleri eksik bulduğumuzu söyledik. Yine de kop kop müzikleri enstrümantel şekilde çalan dj ve dolanarak şarkıları söyleyen kadın olayı güzel kılıyordu.
Read more

aktivite #4 Uzaklaşmak(!)

Herkese merhaba! Benim uzaklaşışım, hatta bana kalırsa her uzaklaşışım İstanbul'a biraz daha yakınlaşışıma denk geliyor aslında. Bu postum bi önceki cümleden başlayarak, ilk önce garip bi melankoli, garip bi duygu seli yaşıyordu. Ben depostun o haliyle, tatilin son kısmında olmicak bi aktivite yazısı olacağına karar verip yazmadım. Ama benim huzurum İstanbul'daymış, ruh hali düzenim, duygu düzenim her şeyim burda dengedeymiş. Ben Mersin'e gidince farklı bir huzur dolmakla birlikte dengemi sağlayamıyorum, kendimi tutamıyorum..

Tatilimi bir hafta uzatacağımı zannederken birden bire babamın gelmesiyle "hadi mi hadi" yle yola çıkmaya karar verdik! Bir de yolda Ankara ya uğrama planımız vardı ki, en çok Direncanımı görememek beni üzdü oralarda. Yine de aile saadeti adına bir gecemizi orda geçirmeye karar verdik.Ve sonuç olarak kendimi birden Tunalı da buldum, birden Denizcanımı aradım, birden bire sohpet ediyor ve gülüşüyorduk bile!Böyle ce Ankara benim için ODTU dışına çıkmış oldu.

Mersin in bir kısım tadı damağımda kalmış olsa da geldiğim gün, beni bir Cranberries konseri güzel bir Taksim öğleden sonrası, hoş sohpet muhabbetler ve konser alanında şahaser imkanlı arkadaşlar bekliyordu!! Ve bilet için
ERN e  çok teşekkür etmem gerekir.Kendisi konser lanetimi aştığımı hissettirdi:) Konserde bildiğimiz bütün Cranberries şarkılarını sesim çıkmaya çıkmaya ama bağıra çağıra söyledik. Benim için gittiğim en güzel konser değildi ama kesinlikle görülmeye değerdi.Grubun dağılıyor olmasını göze alırsak iyi bişey yaptık bence.




  Konserden önce ilk olarak Parantez e gidip sonrasında ne zaman gitsek terasını açık yakalayamadığımız Hardal' a gittik. Hardal ın terası mutlaka görülmeli. Manzara o kadar güzel ki, sohpet kimi zaman manzaraya karşı oturan açısından kitlenebilir diye düşünüyorum. Fiyatları manzarayla doğru orantılı biraz yüksek. Biz yemek yiyip gittiğimiz için çok bahsedilen hardallarının ve hamburgerlerinin tadına bakamadık.Sunumları ve masaya buzlar içerisinde gelen meyve ikramları da gayet hoştu.Bu arada dip not; hafta sonları ve cuma günleri giyim kuşam şartı var.Gidilesi görülesi denenesi..




Bugün de konser günüdür belki kim bilebilir:) The Last Airbender bugün itibariyle gelmiş ve heyecanımı üçe beşe katlamış durumda. Her ne kadar imdb puan bazında kendisini yerden yere vursa da merakım daha çok arttı ve katlandı.




Kendinize dikkat edin,





öptüm'n
Read more