Selamlar herkese! Memleket özleminden yandigimdan degildi de, yemeklere hasretime dayanamadigimdan kendimi iki gün öncesi itibariyle 4 saat rötarla Mersin'e atmış bulundum.
Mersin her geldigimde biraz daha gariplesiyor bence. Madalyonun iki yüzü mü demeliyiz artik bu izlenim sonucuna, ne demeliyiz bilmiyorum ama, dolmuşa bindiğinizde bir yüzünü, gideceğiniz yere vardığınızda bir diğer yüzünü görüyorsunuz. Birinde halktan, diğerinde yeni açilan yerlerden bahsediyorum.Enteresan bi atmosfer, sevmedim. Evet çok güzel de Istanbullu olurum:)
İstanbul da yürürken kaldırımda oturup ağlama hissi uyandiran soğuktan sonra çok büyük umutlarla buraya gelmiş olsam da, büyük bir iddia(kıbrıs>İstanbul iddiasi sonrasi) İstanbul=Mersin doslar. Anlamsiz, manasiz, güneye yakismayan bi soguk.Hani kışın ılık ve yağışlı, hani??
Mekan olarak size yeni bi yerlerden bahsetmek isterdim ama yenilikleri bekleyin.Eğlenceli bişiler hepimizi bekliyo bence:)Mekan yok, bu siralar ama, Taksim Metro sunda 'Ara Güler' in 130 fotografinin bulundugu , bir metro girişinde sergilenmesini anlamamiş olmama rağmen, nadide, ''İstanbul'un Alın Teri'' adlı sergi gidip görmek adina sizi bekliyor. Nisan'a kadar devam edicek aslinda ama benim bir an önce gidip görememe heycanım ve hüznümü, siz gidip görerek giderin istiyorum!!
Ben yemeklerimi yerken siz biraz geçmisten, benim kar fotoğraflarıma göz gezdirinn:
Küçük bir tavsiye sonucu Keb' Mo' gelsin o zaman:)
öptüm'n