Ne biliyim adamımın en sevdiği şarkı ne!Bilseydim onu aşağıya iliştiriverirdim.O derece bişe hayranlık işte..Bi püsürük bilmiyoruz ama adam topu eline aldımı arkasından ışık beliriveriyo gözümüzde.Tamamen Iverson a odak olduğum zamanların üstünden de rahat bi bin yıl geçmiştir.Hep varmış gibi davranmışım fevri olmuş.Şimdi birden yine odaklanasım geldi işte yine, adam ortada yok artık!..Belki bir Jordan taktiğidir.Bi iki kere daha dönsün sahalara, ayrılsın, üzülelim sevinelim falan.Ama 2010 da gelsin ben istiyorum onu!
Neyse hep ayrı severdim Iverson ı onu diyim dedim..Bu yazı kim bilir ne zaman bir Vince Carter vedasıyla ikilenecek Tony Parker vedasıyla üçlenecektir büyük ihtimal. I LOVE THIS GAME! diyerek bitirmek istedim yazımı..
p.s:çocuğun hevesini o derece kursakta bırakmak iyi değil, o çocuğa git al bi forma!..
İşte kediler kuşlar böyle geçirdim son iki günümü..yga soruları hala duruyor.Gittikçe internet manyağı oluyorum sanırım,rüyamda wireless internete bağlanabilen bir telefonum olmadığı için hüzünlendiğimi gördüm.
Günün şarkısını eminimki daha önce yayınladım her ihtimale karşı bir tane daha gelsin.Led Zeppelin doslar:
Neyse YGA gittiğim en eğlenceli, en iyi konuşmacılara sahip, en sosyal sorumlulukla dolu ve en kalabalık seminerdi. Hayatımda ilk defa 7 konuşmacının konuşma yaptığı bi organizasyonda sıkılmadım ki genelde 1 konuşmacıda uyunur, kural budur.Bakış açılarımın falan yıkılayazdığı konuşmalar, düşünceler ve gerçekler vardı.Sıradışıdan da öte bi garipti.Hala tam olarak nesi farklı "yazarım"? diye sorsan, işte onu sana hala tam olarak açıklayamam okurum.O diil de, uyuyanlar olmuş ama biraz da yer kıtlığından dolayı en öne oturmuş olmamız bizi sürekli tetikte tuttu sanırım.Kısacası;
--Böyle başladı;
--Bunun 4 katı kadar kalabalıktı(gelenlerin çoğunu hiç anlamış değilim)
--Bu adamlar bizi süper performanslarıyla kopardı(saksafonla beggin, hot gibi kopkop şarkılara eşlik ettiler ve bütün salonu kopardılar.Gerçi "değişik" ler de vardı, kalkıp kafa baş tutup oynayan falan.):
--Şimdilik onlara "bunu" bıraktım:
--Böyle örnek oldu,böyle ilhamlandırdı, böyle konuştu, ve böyle bitirdi.Ve sevenler!!: en son yayınlanan "konferanstan görüntüler" slaytının, sıkça ve bitiş fotoğrafı bendim ama iki tarafın güzelliği için yayınlamıyorum!Görenler görmeyenlere bildirmesin,anlatmasın.. zira bir YGA slaytının benim fotoğrafımla bitmesi ve bolca benim fotoğraflarımı bulundurması akılda kalıcılığım açısından biraz işe yarar belki de diye düşünüyorum ve avunuyorum=)
Bütün bunlardan sonra yine sislerin içinde saklı bahçeden geçip evime ulaştım. Yorgun muydum hayır, cumartesi akşamı dışarı çıkasım var mıydı evet, zira hiç birini yapmayıp bugünkü brunch için uyumaya karar verdim.Evet, amacım uyumaktı ama olamadı tabi..Brunch KK nın bi etkinliğiydi vee "Malta Köşkü ndeydi. Yıldız Parkının içinde mis gibi orman havasında, şukela bir deniz manzarasında kahvaltılarımızı edip, sohpet ettik.Sevdim ben orayı, gidilesi,yenilesi,içilesi..Vee yine YGA peşimi bırakmadı azizim.O yönetim kurulu orada kahvaltıya gelmişti.Kendim için bi şansı mı kaçırdım bilmiyorum ama yanlarına gitmemin çok da bişe ifade etmiceğini düşündüm.Ama YGA ve onları bildiğimi gösterdim merak edilmesin..Brunch tan karelerr:
Ekşından ziyade bi sevgili günlük havasında oldu ama olsun idare ediediverin..
Günün şarkısı kendimi alamayarak, yarın varolan konserlerine gidememenin hüznü içinde Pink Martini den -pek de sakil bir videoyla ama- :
öptüm'n
p.s: okuyucu fikri velinimettir. "Bunlar da ilginizi çekebilir" bölümünü kaldırıyorum=))
Annem de "olur mu hiyç rüzgar esince onlar birbirine çarpıyo, ondan çıkıyo bu sesler." demiş gülerek. Ben de hem noel baba nın aslında yoğ olduğunu öğrenen o amerikan traşlı, aynı zamanda amerikan -sarışın çocuk gibi üzülmüş,hüzünlenmiş bir yandan da korkmayı bırakmışım.Neyse o günün devamında, annanemin evinde bırıcık hıcırık bişiler yaparken annemle annanem konuşurken duyuyorum bunu.Bir tek de bu cümleyi hatırlıyorum: "E Ölmüşle Bitmişe çağre yok." O anda ben -yine niyeyse- elimde ablamın defterini sanki çok bilirmiş gibi okumayı bırakıp, birden beynime çakan şimşeğe odaklanıyorum. Ölmüş le Bitmiş kim olaki??....
Evet okuyucu.. Uzuuuunca bir süre Ölmüş&Bitmiş kardeşler olduğuna inandım.Baya baya "Ölmüşle Bitmiş bi gün şuraya gitmiş.." şeklinde evcilik oyunları kuruyorum kafamda..Aklıma da hiç bu iki kelimenin olumsuzluk taşıması da gelmiyor. O derece Edi&Büdü gibi benimsemişim onları çünkü.Sonraları zaman geçtikçe, etrafımdakileri hayal gücümden uzak değerlendirmeye başlayınca(!) dedimki ölmüşle&bitmiş yokmuş..İçimde bir burukluk olmadı mı, oldu.Ölmüşle Bitmiş bendendi çünkü can dı. hihi:)
Bi internet sitesinde rasladığım şu köşe beni benden aldı okuyucu ya..Ben evdeki nadir zamanlarımı güzelce geçirmek istediğim için bahsettiğim yer benim için evde olmalı diye düşünüyorum.Ve bu köşeye sahip olsam, bence baya bişeyler değişir! Pazartesi sendromunun tamamiyle yok olması dışında, haftalık verimimin artacağı düşüncesinin, sonuna kadar da arkasındayım. "Fotoğrafının bile içimde yarattığı huzur.." desem benim için ne kadar önemli olduğunu anlatmış olur muyum? Büyütülecek ve gündemden düşmemesi gereken bişe evet aynen öyle!..
Milkyheadmarkasına bi göz atın. Bu kız herşeyi çiziyor, boyuyor. Ne de güzel ya!Benim de ayakkabılarımı boyayasım geldi de şimdi eğer kabiliyet yoksunu olmasaydım.Erkekler içinde bissürü bişiler var aslında.
Kuzuları saymanın uykuyu kaçırdığı yönünde sağlam da bir tezim var!Yok arkadaş o kuzuların hep mi ucu kaçar..
Yeni telefon aldım!Corby.. Bi anlık gazdı..Pişman mısın derseniz teknolojiye harcadığım paraya kıyamıyorum diyemem öyle gider.. dokunTatik telefonumuzun gerekli gereksiz onca özelliği var.Keşfetme aşamasından bildiriyorum.
Amil le tam tamına şu anlarda The Fray e olağan dışı bir sevgiyle bağlanmış bulunuyoruz. Şarkılarını ardı ardına dinleyip duruyoruz. Heartless keşfimden sonra geliştiricisi Amil; "Vienna" deyince, ben Hundred deyince baya baya dinledik. Ondan bi şarkı gelsin ozaman yine :
Mailleri msnde konuşurmuş gibi yazmak, anında cevap almak ve vermek gibi güzellikleri mevcut.Dosyaları iki saat bilgisayardan bulmuyosun, sürükle bırak yapıyosun.aynı zamanda örneğin resim gönderdiğin zaman, resmin önizlemesi önceden karşıdaki tarafa gidiyor böylece "Nedir nedir, neyy yaa, hadi ne o?" gibi kudurmuş meraktan kurtulmuş oluyosunuz. g mail deki özelliklerin 3-5 level yukarısında bir toplaşma düşünün.İşte wave öyle düzenli, her şey bi arada.Youtube videolarını falan da orda izleyebiliyosun.Teknoloji yani, miss..
Kargo demişken bana gelen kargolara bayılıyorum.O paketin bende yarattığı sevinçç!İçinde bişe olmasa yine adıma gelse sevinicem o derece.Bugün yine bi kargo geldi bana, nası sevinçliyim.Annem için buldumbuldum dan hem serinletici hem de ısıtıcı olarak kullanabileceğiniz o zopçuğu almıştım.Bugün o geldiişte.Bana gelmiş ama aslında bana değil.Nesri Yılmazer diye birine. Yıaaaaaaaaa o ne yaa dedim bi gülme geldi ama sinirlendim de.Kargo benim için önemli arkadaş ismimi de doğru yazsınlar.Ayıp günah şu sevince düşürülen gölgeye..Neyseki NesliŞAH yazmamışlar deyip pozitif düşünmeye karar verdim. Yılmazer, Nesri... pozitif düşünmeyip n'apcan..
Size biraz "r" adlı kitaptan bahsetmek istiyorum.Cem Akaş adlı yazarın biraz da garip bulduğum kitabı. Daha önce farklı bi kitabını okumadım ama garip sayılabilecek, benzetmelerle dolu uzun mu uzun cümleleri var.Daha yarısına kadar geldim, ne olur ne biter bilemiyorum ama garip yani..Ondan bi iki cümle yazmak istedim ama bence ben yazmiyim siz "edinip" okuyun, belki de okumazsınız o da olabilir..Ama işte yazar işte kitap:
Havaların insanları iyileştirmek için ısındığını düşünüyorum.Yoksa bu kadar güzel hava, kar soğuğu var derken, bereler atkılar çıkmışken öylesine göstermezdi kendini. Bişey var bu işin içinde, deprem sıcaa, yağmur sıcaaa, pastırma sıcaa, küresel ısınma demeyin, ilgisi yok. Hastalara motivasyon sıcağı bu.İnsanlar dışarı çıksın içleri bi güzel olsun diye havalar sıcaktı.Ve evet ben de iyileştim ve kendimi sokaklara attım.Tünelmiş Cihangir miş buralarda dolandım. Cihangir e bi süredir gitmiyodum, özlemişim, yine orda oturma isteği kabardı içimde yine engel olamadım..Ne gibi bir taktik bizi oraya taşır düşündüm.Taşınmicaz kesin ama.."fakirin umudu" demişler dememişler miydi? fakir mi ne fakiri:d Neyse Cihangir e gittim ve her ortamda mutlak suretle belirli bir oranda alınması gerektiğini düşündüğüm şeyi içtim. Cardinal Melon. Daha önceden içtiklerim hiç bu kadar güzel olamamışlardı. Ve melon biterken buluşmanın şerefesii:)
Takip eden okuyucu bilir. Artık tiyatrodayım, bi takım oyunlar roller falan bu çeşit işlerin peşine düştüm.Geçen hafta atölye çalışmasında kendi oyunumuzu yazıp oynadık.Onu paylaşiyim istiyorum sizinle.Oyun oynarken malesefki makinenin gazabına uğrayıp fotoğraf çekilemedik ama zevkliydi, bi dahakine sözüm olsun.
Hadi bakalım, mis gibi bi pazardı,hava güzeldi şarkısı da Diana Krall dan why should i care olsun ozaman
Ve o adama seslenerek şunu söylemek isterim ki: Bence sen de bizimle yaşıtsın, ya da değişiksin, senin orda gazete de yokmuş..Ehueuh imkb 30 u falan teletexten takip etmek ne ya. (borsa bilgimi de çarptırırım ortaya.)
Haydi bakalım.. istisna olacak derecede kısa oldu farkeder misiniz bilmem. O yüzden bi de şarkı gelsin Lily Allen dan. videosunu bulamadım ama severim ben bu şarkıyı :
Ve prototip böyle yapılıp,Ankara-İstanbul yol yapıp sahibine ulaştırıldı. Kimi zaman mutluluk o play-do hamurlarda işte.Anlatmak istediğim yani.. Neden manidar olduğu konusunu ne istediğini bilen insan postunda kullanmak üzere sonraki zamanlara saklamaya karar verdim.Ayrıca fotoğraflarda diren ve deniz in yanında hediyedeki karikatürleri çizerek şenlik havası yaratan S. e bir selam!
Havaların soğumasını,iklim değişikliğini konu edemicek kadar geç kaldım sanırım.Bugün dışarı çıktığımda inceden bir iki kar bile attı.Ani hava değişikliğiyle aniden aklıma unuttuklarım geliyo. Sıcak çikolatayı, tarçınlı marçınlı abidik çayları ve kalın polar üzerinde, bağdaş kurup koca paket cipsleri yemeyi, uykularından uyandırıyorum.Hasta olma mevsimimi de kabul etmek istemiyorum! ve de beni hafiften yoklayan her türlü kronik faranjitimden, nezle grip olayından DOMUZ GRİBİİİ diyerek korkcam diye korkuyorum.Aslında şuan geçirilen griplerin %99.9 u domuz gribi olarak ayakta atlatılıyomuş bilgisini verir bu paragrafı atlarım.
Aşçı ruhumu bugün mozaik pastaya kattım, üzerine de imzamı attım. Yok aslında imzam N şeklinde diil de işte benden bir parça diyelim o zaman.Çok güzel oluyo okuyucu benim mozaik pastam.Sen futbolda iddalı olabilirsin, bilgisayar oyununda, at binmede,konuşmada yazmada iddalı olabilirsin.İşte ben de mozaik pastayı öyle güzel yapıyorum, işin sırrı duygu katmakta!dermişim..
Size pazar şarkısı The Fray den gelsin.Heartless bilirsiniz aslında bu şarkıyı ama tahmin edersiniz belkide:
Her yeri göresim,gezesim var..Nerde yeni bişe var ben orda oliyim istiyorum.Hep aklım ona gidiyo..Chillout havasından Cihangir modumdan beni uzak tutarlarsa eksilirim.Tarzını sevmediğim insanlara amacın ne deyiveriyorum.
bence ben işletmemi açıp işletirim, ya da yönetirim, ya da televizyona girer sunarım olmadı sundururum..yaparım!.