Hani ben yazılarımda çokca kullanıyorum ya chillout hava cihangir mod falan..Kimileri bana dedi ki; "yazarım" bu chillout havadan kastın nedir, sen neler yaşadın da chillout havaya ulaştın, nasıl olur, kimdir, lazım mıdır? Sonra en iyi Cihangir de mi yaşanır? Bu işin oluru nedir? dediler.Şimdi;
(bir gezginin, karanlık odasındaki mum ışığında yazdığı günlükle paralel iç sesin konuşuş tarzında okursanız, yazının bu kısmı doğru sonuçlar doğurur.)hihhii
"Chillout havası nı keşfetmem çok uzun zaman önce değildi.Her cuma cumartesi dışarı çıkmaya başlamamızla süregelen, haftanın yorgunluğuna yorgunluk ekleme eylemimiz bize, pazar günü full time dinleniş ve bunun tadını sonuna kadar çıkarış, pazarın değerini anlayıp her yapılandan zevk alma olarak geri dönmüştü. Yıllar yılı pazar günleri yeri geldiğinde f1 yarışlarını izleyip* yeri geldiğinde evden çıkamamanın hüznünü yaşayan ben ilk defa evde kaldığım için sevinir duruma gelmiştim..." Tamam artık o moddan çıkabiliriz.
Peki chill out havasına nasıl mı kavuşuruz..Chillout müzik sevmemiz gerekir mi? jazz havası neden değil?
Chillout sevmek iyi sonuçlar doğurabilir zira havamızın adı chillout..Önemli hiç bişe yapmamaktan geçiyor. Televizyon açmamak, onun yerine hafif tempolu müziğimizle ki chillout tur -bir late night alumni eşlik eder belki ya da royksopp ya da zero 7,belki sia, air gibi öğleden sonraya doğru kimbilir morandi bile olabilir- bu tarz dinlemek, sabah hava durumu ne olursa olsun iyidir, hoştur bana kalırsa. Televizyon izlemekten bin kat daha fazla sizindir, candır. (Bu arada, bin saate çıkarılan dizileri de tamamen izleyemez hale geldiğimi söylemek isterim)Kimi zaman o sabah en anlamlı programlardan biri olan, Şeffaf Oda yı izlemekten daha fazla kendime bişeler katıyorum gibime geliyo."Kendi kendine vakit geçirme" eyleminin farkına varılmalı ve tadı çıkarılmalı...İşte soft takılmanın "ben hali" chillout havası. Ne biliyim sabah sessiz sakin, günaydınlar, sonra güzel bi kahvaltıda sohpet, sonrasında gazete, internet, kahve.. ama her şey, ne tembellik derecesinde yavaş ne bi yere yetişecek gibi hızlı. Sonuçta bize bırakılan bi gün. Plan dinlenmekse, bunu yapmaktan daha güzeli yok.Sabah saat 11 civarında uyanmak chillout havasının en ideal zamanlara denk gelmesini sağlayabilir.Havanın ne durumda olması önemli değil dedim ama, kesinlikle ışık alan bi evle mis gibi olur.Hava açık olsun demiyorum ama dikkat!, ışık alsın diyorum..Gazetenin bin eki olur, kahvenin iki üç partisi olur, playlist artık kendini 3. kez tekrar eder, işte ozaman bulmaca çözmenin, morandi ye geçmenin zamanı gelmiştir..Jazz da dinlenir ama çok nadir, çünkü jazz bir iki tık daha romantik havalarda uygun gider diye düşünüyorum, ve doslar chillout havamın jazz la dolduğu zamanlar, bir sevgi ortada dolanıyor demektir..
Cihangir e gelince, orayı çok sevdiğim için, orada yaşama ihtimalim olan tüm sevinç,ortam ve olaylara cihangir modunu yakıştırıyorum.Fatih i seven Fatih mod da diyebilir yani..ikitelli mod, beylikdüzü mod... öeehh!Olmaz mıymışki?Ne zaman taşınıyorum oraya bilmek istiyorum artık, köşem falan hepsi oraya kaldı.Bazen beni bu konuda hiç anlamadıklarını düşünüyorum..
Bu da geçen pazarın chillout havasının brunch halinden kareler;
Hadi bakalım bence herkes bu Pazar chillout havasına kavuşsun:)
Günün şarkısında çok kararsız kaldım ama chillout demişken:
Öptüm'n
* sanılmasın ki f1 sevmem.bildiğin severim
Bir Deneme: Ziyan Hezeyan Ziyanlığı
6 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder